keleş

Kullanım örnekleri

keleş
bad
icon arrow

bad

Phonetic: "/bæːd/"

Part Of Speech: noun


Definition: Error, mistake.


Definition: An item (or kind of item) of merchandise with negative value; an unwanted good.

icon arrow

bad

Phonetic: "/bæːd/"

Part Of Speech: adjective


Definition: Unfavorable; negative; not good.

Example: Abducting children is bad for mothers.


Definition: Not suitable or fitting.

Example: Do you think it is a bad idea to confront him directly?


Definition: Not appropriate, of manners etc.

Example: It is bad manners to talk with your mouth full.


Definition: Unhealthy; liable to cause health problems.

Example: Lard is bad for you. Smoking is bad for you, too. Grapes are bad for dogs but not for humans.


Definition: Sickly, unhealthy, unwell.

Example: I went to the hospital to see how my grandfather was doing. Unfortunately, he's in a bad state.


Definition: Not behaving; behaving badly; misbehaving; mischievous or disobedient.

Example: Stop being bad, or you will get a spanking!


Definition: Tricky; stressful; unpleasant.

Example: Divorce is usually a bad experience for everybody involved.


Definition: Evil; wicked.

Example: Be careful. There are bad people in the world.


Definition: Faulty; not functional.

Example: I had a bad headlight.


Definition: (of food) Spoiled, rotten, overripe.

Example: These apples have gone bad.


Definition: (of breath) Malodorous; foul.

Example: Bad breath is not pleasant for anyone.


Definition: False; counterfeit; illegitimate.

Example: They were caught trying to pass bad coinage.


Definition: Unskilled; of limited ability; not good.

Example: He's a bad gardener; everything he tries to grow ends up dying.


Definition: Of poor physical appearance.

Example: I don't look bad in this dress, do I?


Definition: Bold and daring.


Definition: Good, superlative, excellent, cool.

Example: Man, that new car you bought is bad!


Definition: (of a need, want, or pain) Severe, urgent.

Example: He is in bad need of a haircut.


Definition: Overly promiscuous, licentious.


Definition: (of a draft/check) Not covered by funds on account.

Example: He gave me a bad check.

icon arrow

bad

Phonetic: "/bæːd/"

Part Of Speech: adverb


Definition: Badly.

Example: I didn't do too bad in the last exam.

Türkçe-İngilizce dosya Çevirmeni

İngilizce, dünyada yaklaşık 1,5 milyar insan tarafından konuşulmaktadır. Dünyada en çok konuşulan dildir. 1.000.000'den fazla kelime var! Türkçe, Türkiye'de, Kuzey Kıbrıs'ta yaklaşık 80 milyon kişi ile Avrupa ve Kuzey Amerika'daki göçmen toplulukları tarafından konuşulmaktadır. Yaklaşık 88 milyon konuşmacı ile en çok konuşulan Türk dilidir. Türk dili, Türkiye'nin batısında yer alan Anadolu'da ortaya çıkmıştır. Şu anda, bu iki hacimli ve harika dildeki çevirilerle hızlı, rahat ve ücretsiz çalışmanız için size profesyonel çevirmenimizin işlevselliğini sunuyoruz!

Yukarıdaki giriş alanını kullanarak İngilizce-Türkçe sözlükte bir Türkçe terim arayın. İngilizce veya Türkçe arama yapabilirsiniz. İngilizce veya Türkçe aradığınız cümlenin çok fazla çevirisi varsa filtreleme seçeneklerini kullanarak sonuçları sınırlandırabilirsiniz. İngilizce-Türkçe sözlükte harfe göre ara. İngilizce-Türkçe sözlük, alfabeyi manuel olarak görüntüleme olanağı sağlar. Belirli kelimelerin çevirilerine bakmak ve bir cümle bağlamında ne anlama geldiklerini görmek için aşağıdaki bağlantıları da kullanabilirsiniz.Çevirilerinizi daha da iyi hale getirmek için özel olarak tasarlanmış arayüzümüzün yeni özelliklerine göz atın. Doğal olarak, hizmetimiz ücretsiz kalır ve ayrıca bir uygulama olarak da mevcuttur. Tüm özellikler, çeşitli ortak dillerin kombinasyonları için yerel olarak mevcuttur. Diğer özellikler ve dil kombinasyonları aşağıdadır. Hangi dile çeviri yaparsanız yapın, ortaya çıkan metin çevrimiçi sözlüğümüze bağlanır. Anlamları ve diğer cümlelerdeki kullanımları hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, çıktı metin kutusundaki tek tek kelimeler ayrıntılı olarak analiz edilir. Her şey tamamen ayrıntılı ve gerekirse test edilmiştir!